6 ŞUBAT 2023 MİLAT OLSUN…

Belediye Başkanlarımızla ilgili bir siyasi memleket gerçeğini söylemek lazım. Yıllardır sürdürülen bir anlayış var. Seçilenlerin çoğunluğu seçenlerin değil, seçtirenlerin emrinde bir tavır ve icraat sergiliyorlar. Seçilenlerin seçildikten sonra yapacakları ilk iş parti rozetlerini çıkarıp yakalarının arkalarına takmak olmalı.

Ülke ve millet hizmetine talip olanların tarih bilmesi, bu günlere gelene kadar nelerin yaşandığını öğrenmesi, bu uğurda verilen canların hangi ihmaller yüzünden meydana geldiğini iyi bilmesi gerekiyor.

Ülkemizin her bir yanındaki belediye başkanlarımızın insan hayatının öneminden yola çıkarak ve şehirlerinin sele kapılmaması, yangında kül olmaması, depremde enkaz altında kalınmasın diye son model araçlarla donatılmış bir itfaiye, ambulanslar, sudan kurtarmada motorlu şişme bot ve balık adam teçhizatıyla donatılmış ve bu alanda yetiştirilmiş ekipler ve bunun yanı sıra arama kurtarma çalışmaları için hazırlıklı olarak can kaybı riskini en aza indirip inşallah ülkemizin her yanında yapacakları öncelikli işleri olur ve deprem ve sellerde bedeller ödeyen ülkemizin dört bir yanında bu tedbirler ihmal edilmeden alınır.

Ancak ne hazindir ki afet gerçeğini yeni bir afet meydana gelince ya da yıl dönümlerinde hatırlıyoruz. Oy devşirmeye matuf çıkarılan imar afları, dere yataklarını yerleşime açan imar uygulamaları, ranta dayalı kentsel dönüşüm politikaları, denetim sistemindeki ihmaller, toplumu değil, sermayeyi önceleyen bilim ve tekniği kaderciliğe indirgeyip sorumluluktan sıyrılan bir sistemden dolayı ülkemizde depremler ve seller birer afete felakete dönüşüyor.

Depremin vurduğu Adıyaman ve Urfa’da 18 can’a mal olan sel felaketinde kayıplar hala bulunamamışken belediye başkanının ‘Kesinlikle hiçbir sorumluluğumuz yok’ ve Tarım Bakanımızın ‘Canımızı aldı ama toprak da suya kavuştu’ sel felaketi sonrasının bu skandal sözleri sorumluluk makamında olanların sarf edeceği sözler değildir olmamalıdır. İnsan hayatı söz konusu olunca bırakın çeşitli önlemleri almayı, sözcükleri bile doğru seçmeyi, yanlış anlaşılmaktan uzak durmayı bilmek gerekir. Hele bir de devletin bakanıysanız…

Bu acılar içinde ironi yapmak içimize sinmese de Sayın Bakanın söylediği bu sözler, şaşkın itfaiyecinin ‘Ev yandı ama arsayı kurtardık’ demesine benzer bir garipliği ifade ediyor.

Zaman zaman ülkemizin her yerinde ortalama her beş yılda bir can ve mal kaybına neden olarak kendini gösteren depremler ülkemizin aktif bir deprem kuşağının üzerinde yer aldığını ve depremlere ne kadar hazırlıksız yakalandığımızı kafamıza vurarak beni unutmayın diyor ve kendini hatırlatıyor.

İmar yönetmeliğinizi gözden geçirin, rant uğruna insan hayatını hiçe sayan binalara izin vermeyin, fay hatları ilgili çalışmalar yapın diye bizi uyarıyor. Biz ne yaptık, büyük felaketler öncesi bunca uyarıya rağmen kimse önlem almadı. Rant ağır bastı. Zemin etüdü yapmadan katları gökyüzüne yükselttik. Depremler bize sık sık yapılaşma arızalarını hatırlatmaya devam ederken biz nutuk atmaya devam ettik ve depremlerin acı bilançolarını hep unuttuk.

2011 Van depreminde televizyon ekranlarında kurtulmayı bekleyen enkaz altında kurtulma umuduyla bakan Yunus’u hatırlıyoruz. 6 Şubat 2023 depreminde enkaz altında çocuklarının çığlıklarını duyduğu halde bir şey yapamayan bir babanın yaşadığı çaresizliği ve gözyaşlarını da içimiz ezilerek izlemiştik.

Enine boyuna okumalıyız Yunus’un gözlerindeki ifadeyi, Van depreminde on katlı binanın enkazı altından bakan Yunus’un gözlerini ve 6 Şubat 2023 depreminde enkaz altında kalan çocuklarının çığlıklarını duyup bir şey yapamayan babanın göz yaşlarından depremleri görmemiz ve de depremlere o gözlerle bakmamız gerekiyor. Düşündüren bu gözler, enkaz altından gelen çaresiz çığlıklar siyasetçilerin, müteahhitlerin, belediyelerin okuması gereken gözler ve duyması gereken kulaklar olmalıdır.

6 Şubat 2023 depremi milletimizin büyük bir dayanışma ve yardımlaşma hareketini ortaya çıkarmıştır. Halkımız ülkemizin her köşesinden ellerinde ne varsa bölgeye yardım olarak göndermiştir. Evet asrın felaketinden asrın dayanışmasına şahit olduk.

11 şehrimizde 14 milyon insanımızın etkilendiği bu büyük felaket insanlarımızın, çocuklarımızın, gelecek kuşakların alt yapıları sağlam, sağlıklı kentlerde güvenli bir şekilde yaşayabilmelerinin miladı olur inşallah.

Allah milletimize böyle acıları bir daha yaşatmasın…

YORUM EKLE