Celal Şengör’e Neden Kızıyor(uz) !

Son günlerde sosyal medya ve televizyon ekranlarında gündem olan yer bilimci Profesör Celal Şengör’e olan bu ilgi alakanın nedeni var mı (acaba) ?

Bu konuda uzun süren incelemelerim, hocaya karşı yazdığım eleştiriler ve günümüzde bu konuları gündeme getirmesinin olası nedenleri klavyemin tuşlarından dökülmeye başladı. Aslında oraya aktaran da zihnimi kurcalayan soru ve cevaplar oldu.

Celal Hocayı televizyonlarda ilk izlediğim dönemlerde ciddi ve net konuşmalarından dolayı endişe ile izlerdim. Çünkü deprem konusunda ki açıklamaları her zaman bende derin izler bırakıyordu. Halbuki diğer bazı deprem bilimcilerin Celal hocanın aksine biraz daha rahatlatıcı açıklamaları oluyordu. O nedenle onlar bana ve benim gibi düşünenlere daha sevecen geliyorlardı. Bu tıpkı dini konuda bilgiler aktaran hocaların durumu gibiydi. İşin kolayına kaçanlarla gerçekçi konuşanlar. Bizler taviz vermeyen net konuşan din adamlarını pek dinlemek istemeyiz. Ufak kusurları affedici bulan ve aşırıya kaçmamak şartıyla ufak günahlar işleyenlerin affa uğrayacağını, hatta bunların günah dahi sayılmayacağını söyleyen din adamlarını çok severiz.

Gelelim Celal Hoca meselesine, işte bu minvalde hocamız katı bir tutum sergilerken sevimli görünen yanları bir anda perdeleme nedeniyle sevimsizleşiyordu. Belki kendince bazı konularda haklı olabilir, lakin kendi uzmanlık alanı olmayan bir konu da dahi uzmanmış gibi konuşmalar yapması bir anlamda birilerine kendini sevim gösterirken büyük bir kesimi de karşısına almasına neden oldu. Aslında Celal Hoca dini konularda da bilgi birikimi epey fazla bir ilim adamı. Bu bilgisini tartışmalar esnasında kullandığında neredeyse bir ilahiyat mezunu öğrenciyi geride bırakacak sözler edebiliyor. Ustaca kullandığı bilgisini, eleştiri yaptığı tarafın eksik kalan yönleriyle tamamlayarak gençlerin akıllarına kendi sloganlarını yerleştiriyor. Bu sayede orta alanda dolanan gençlik kendi özgür yaşam moduna uyan bu yorum ve bilgileri hafıza defterine kaydediyor. Ortaya çıkan sonuç kısa devre yapmış  elektrikli alete dönüşüyor.

Diğer yandan milli manevi değerler basamağında yürüdüğünü söyleyip, devamlı kaçak yollara sapan kişilerin yol güzergahını takip eden gençlik ağır sorgulamalarına verilemeyen cevaplar neticesi yol haritasını şaşırıyor.

Peki bu durumda gençliğin durumu nereye gider dersiniz.

Valla bana sorarsanız benim gözlemlediğim gençlik aşağıda akrep, yukarıda yarasa var misali merdivenin ortasında bekler durumda.

Bu durum ne Celal hocanın, ne de onun karşıt görüşleriyle çözülecek gibi görünmüyor. Çözüm yine bilimsel akıl yöntemlerini sosyal hayatla ilişkilendirip toplumsal yapının bozulan yönlerini onararak gerçekleşebilir. Yoksa bir o yana bir bu yana çekilmeye çalışılan gençliğin tuttuğu ip koptuğunda ne tarafa savrulacağını kestirebilmek mümkün görünmüyor.

Arzu ettiğim görüntü ne ‘’Senin cahilliğin benim hayat kalitemi etkiliyor’’ sözleriyle Celal Hocanın tezi, ne de imanı yönlerin ve inanç durumlarının yaşanmadan yaşanıyor gösterilmesi

Umarım ilmi ve manevi dünyamızı aydınlatan alimlerimizin aklı selim ile hareket edip bizleri manevi ve dünyevi buhranlara düşürmemeleridir.

Müslüm SÖYLER

YORUM EKLE