Naci Konyar'dan Çeyizlik Bir Makale

Amasya'nın Sesi yazarlarından Eczacı Naci Koyar'dan gönüllere dokunan güzel bir makale sizlerle...

Naci Konyar'dan Çeyizlik Bir Makale

istanbul depolama, Geneva,sans-serif;">50 yıl önce çocuklar nineleri ile aynı dili konuşur aynı evde oturur ve onlarla yaşamaktan sıkılmazlardı. İhtiyarlarla mutlu olan çocuklardı onlar. Şimdi ninelerle torunlar aynı dili konuşmuyorlar yüzyıllardır nineden torunlara aktarılan bir kültür ve bu kültürün yarattığı türküler, maniler, kanaviçeler, iğne oyaları ve yemekler vardı. Rahmetli babaannem ‘Dayler dayler’ ‘Alişim’in kaşları kara’ türkülerini radyodan dinlediğinde dedemi hatırlar ‘Saybimin türküsü’ çalar derdi. Şimdi yemeklerin tarifi televizyon ekranlarından yapılıyor. Onlar gönül gözüyle öğretmişlerdi her şeyi torunlarına. Ne yazık ki ninelerimizin okulları çoktan kapandı.

Yusuf Ziya Ortaç ‘Büyükannelerimiz nereye gitti’ sorusunu şöyle cevaplıyordu.

‘Galiba bir insan cinsi, yavaş yavaş tükeniyor. Büyükanne. Kızları gelin olan, oğulları evlenen anneler yine torun sahibi olacaklar elbet ama büyükanne olamayacaklar. O başka bir şeydi.’

Evet büyükanneler bir okuldu. Çocukluktan gençliğe giden bir güzel çağda tahsil gördüğü bir gönül okuluydu o okul. İşte o eski okulun artık çok uzaklarda kalmış o yıllarını hatırlatan o efsanevi kadınlarımıza aitti çeyiz sandıkları.

Geçmiş yıllarda evlenen her genç kızımızın evlilik hayatında kendine ait tek sığınağı evinin bir köşesinde kıymet ve mahremiyetini kaybetmeden duran özellikle cevizden yapılmış bir çeyiz sandığı olurdu.

Annemin çeyiz sandığında dikkatimi çeken tek şey 1960 ihtilali ile ilgili Menderes’in idam haber ve resimlerinin olduğu hayat mecmuası olmuştur. O sandıkta saklananlar annelerin ilk gençlik yıllarında yapmış olduğu örtüler, kumaşlar, seccadeler, oyalı yazmalar, aile büyüklerinden kalan bohçalar gibi belki bizim kıymetli bulmadığımız ama onlar için hatırası ömür boyu eksilmeyen bir hazine olarak değerlendirilen varlıklar olarak kabul gören çeyizlerdi. Çeyiz sandığında hatıralar vardı.

Özellikle aşrı memlekete gelin giden genç kızlarımıza, geçmişin hatıralarını muhafaza eden çeyiz sandıkları çocukluklarını geçirdikleri evi düşündürmüş, anne baba ve kardeşlerini hatırlatmış, acısına merhem yalnızlığına arkadaş olmuştur.

Geçmişte anneler kızlarının çeyiz sandığına çeyizini yerleştirmeye durduklarında önce sandığın dibine bir taş koyarlarmış. Bu genç kızlara ‘Yerinde taş gibi ağır ol, kalıcı ol’ manasına gelirmiş. Ve bir kalıp sabun koyarlarmış ‘Geçimin kolay olsun, güzel olsun, talihin pak olsun’ anlamında sonra söz ve nasihatleri ile çeyizlerin arasına asla tükenmeyecek ve eksilmeyecek bir şeyler katarmış anneler; Zor günler için sabır, tahammül, evi ışıtacak gülümseme, yaşama sevinci, huzur dilerlermiş kızlarına.

Annemin çeyiz sandığının içindekileri boşaltıp tekrar yerleştirmesinde ki sırrı şimdi idrak edebiliyorum. O sandıkta bir şey aramıyordu. Sandıkta aradığı belki de gençliğiydi. Gençlik yıllarına ait yazmalar, iğne oyaları onun için yaşama sevinciydi. Kederlerini alıp götüren bir teselli idi dokunduğu her bez parçası susmuş bir hatırayı canlandırıyordu belki de.

Çeyiz sandığının açılması biz çocuklar için bir şenlikti. Kapağın açılmasıyla sanki eski bir zaman kokusu dolardı odanın içine. Sandıktan çıkarılan her eşya sanki bir sırrı saklar gibiydi. Eskimiş kenarları kopuk solmuş söylenmemiş sözlerin saklandığı siyah beyaz fotoğraflar babamın askerlik resimleri bir sinema filmi heyecanı verirdi bizlere.

Annem bütün sandığı boşaltır her eşyaya dokunur, bizim sebebini manasını anlayamadığımız, hikmetini hatırasını daha çok kendinin bildiği hazinelerini tek tek katlayıp tekrar yerlerine koyarken, bize belli etmek istemediği ince bir hüznü suratından anlardık. Sonra çeyiz sandığını kilitler, üzerine kenarları ince oyalı örtü örter, hatıralarının emanetçisi olan sandığını odanın bir köşesinde özlenmeye bırakırdı.

Evet eski düğünlerimizin bu nostaljik sandıkları artık yeni evlenenlerin ihtiyaç listelerinde yer almıyor. Eski bir hikayenin şahitleri çeyiz sandıkları vazifelerini tamamlayıp hayatımızdan çekildiler. Yeni neslin kadınları manasını büyük ölçüde yitiren, eski evlerimizin hatıra bekçileri olan bu çeyiz sandıklarını artık düğünün olmazsa olmazlarından saymıyorlar. Eski kadınlarımızın tarifi yapılamayan bir sevgi ve hassasiyetle üzerinde titredikleri kıymet verdikleri bu ceviz sandıklar artık gelinlerimizin çeyizlerinde yoklar

Geçmişte genç kızlarımızın bütün devirlerinin şahidi olan çeyiz sandıkları bir ev eşyası olarak tarihte yerini almıştır. Biz yazarlara da nostaljik bir konu olarak eskinin güzelliklerini okuyucularımızla paylaşma fırsatını vermiştir.

Evet çeyiz sandıkları genç kızlarımızın hayal ve hatıra defteriydiler. Zamanımızın mobilya mağazalarında artık onlara rastlayamazsınız ama bir antikacı dükkanında görürseniz, o sandığın içindeki genç kızlarımızın hayallerini düşünerek saygıyla selamlayın o çeyiz sandıklarını…

YORUM EKLE
YORUMLAR
Özkan Gönül Hayati
Özkan Gönül Hayati - 2 yıl Önce

Yüreğine,kalemine sağlık Naci Kardeşim. Şahane bir anlatım,baştan sona okudum ve,çeyiz sandığını birlikte açtım ve kapatana kadar, güzel duyguları birlikte yaşadım.Sağol varol.

SIRADAKİ HABER

banner29

banner31

banner30