Tabi burada zor değil derken, geçmişi biraz sorgulayarak önsöz yapmak gerekecek. Bizler belki kenarından geçtik, lakin ortasından geçenler 80 öncesi ve sonrası arasındaki durumları çok daha iyi analiz edebilirler. İşte bu çileli yaşamın ortasından geçenlerden, hatta orta noktası diyebileceğimiz o çile dolu yılların çileli simalarından biri Mehmet SARI…
Belli ki, o dönemin acımasız rüzgarları yüzündeki tebessümü alıp götürmüş, lakin kalplerindeki gülüşleri ümitleriyle birlikte daima saklamış. O sakladığı çileli hayatın içindeki gülüş ve ümitlerle İstanbul’a gelmiş. Belki de yorgun kalan o beden, yorulan kalp; saklı kalan gülüş ve ümitlerle tekrar bu bedende hayat bulacaktı.
Peki ya buldu mu ?
Gelin hep birlikte kısa bir yolculuğa çıkarak bu hayatı tanıma fırsatı bulalım…
O herkesin deyimiyle ‘’Bizim Memed’’ lakabını hakkıyla hak eden bir Amasya sevdalısı ‘’Gönül Adamı’’ Siyaset öncesinden tanıdığım bir hemşeri aşığı…
Yıl 1987 İstanbul’a gençlerin iş için akın ettiği bir dönem. O dönem ki, Türkiye Gazetesi dağıtım ağı vesilesiyle binlerce genç istihdama kavuşuyor. Bu gençlerin arasında bizlerde vardık. Amasya’dan gelenlerin adresi belliydi, Mehmet Sarı… Tıpkı eski Türk filmlerinde adres ve hemşeri arama sahneleri misaliydi.
Zamanla Amasya’dan gelenlerin örgütlendiği derneklerin faaliyetlerine bu gençlerimiz katılmaya başladı. Kimileri yönetimlerde kimileri başkanlıkta yer aldı. O dönemlerde Amasya Rumeli Balkan Türkleri Derneği kurulmuş ve çalışmalarıyla göz dolduruyordu. Hele hele Amasya’nın yetiştirdiği şair ve sunucu Kasım Alper Özdemir önderliğinde kültürel çalışmalar konusundaki etkinlikler göz dolduruyordu. Kimler yer almadı ki bu etkinliklerde. İşte bu etkinliklerin birinde, Amasyalı işadamı olarak mikrofonu eline alan Mehmet SARI öyle bir konuşma yapmıştı ki, sivil toplum kuruluşlarına ders niteliğindeydi. O zamanlar MHP MYK Üyesi Avukat aynı zamanda Eyüp Belediye Başkan Adayı Özcan PEHLİVANOĞLU’da misafirlerin arasındaydı. Pehlivanoğlu dahi can kulağıyla dinlemişti Sarı’yı..
O zamanlar diğer Amasya dernekleri de sosyal etkinliklere ağırlık vermişler, neredeyse her hafta bir Amasya etkinliği gerçekleştiriliyordu.
Zamanla Mehmet Sarı’ya ait Sultanahmet’de bulunan Meşale Çay ve Nargile Bahçesi Amasyalılar’ın uğrak yeri olmuştu. Yıllarca görüşmeyen dostların,hemşehrilerin karşılaştıkları yer olma özelliğine bürünmüştü. Amasyalı gençlere bir şekilde rehberlik eden Sarı, Sultanahmet adresiyle de Amasyalılar’ın buluşma adresi olmuştu.
Temelde başlayan bu birleştirici ruh, genel manada bir bedene yerleşmiş gibiydi. Artık İstanbul’daki Amasyalılar denilince Mehmet Sarı ilk akla gelen isim olmuştu.
Peki ama, İstanbul’da bu denli Amasya adına güzelliklere imza atan bu isim, merkeze nasıl bir katkı sağlayacaktı. Bu konular sıklıkla dile getiriliyordu. Hatta sayın Sarı'ya Amasya sorulduğunda sert olan yüzü birden tebessüme bürünürdü. Hele hele Amasya’nın nesini seviyorsunuz ? diye sorulunca da; Amasya’ya gidiş yolunu demesi ayrı bir duygunun eseri olsa gerek.
Gitmek ve gelmek arasında Amasya’yı belki bir ekmek arası döner misali ayıramayan Mehmet SARI, en nihayetinde siyasi birikimini Amasya’dan yana kullanma yoluna düşmüştü. Hizmetin her alanı Amasya’ya feda olsun dercesine, İstanbul’daki rahatlığını siyasi hizmetle Amasya’ya fayda noktasına çevirdi.
Öyle bir siyasi manevra yaptı ki, karşısında siyasi rakip değil, hizmet açısından daha fazlası diyebilecek birileri gerekiyordu. O nedenle tüm siyasi parti oylarına talipti. Aslında talip olmasa da halk onu o şekilde kabullenmişti.
Amasya Mehmet SARI ile ile siyasi alanda kabuklaşmış bir ezberi bozdu ve Amasya’ya Ferhat ile Şirin Efsanesi’ndeki sevdanın bayrağını dikti.
Bayraklaşan Başkan, Bizim Başkan ve Halkın Başkanı gibi gönüllere kazınan haykırışlara tercüman oldu.
Dahası belki yıllar sonra Amasya tarihinin yanı sıra Türkiye’deki belediyecilik konularına da içerik olarak ismini yazdıracak başkanlardan biri olacaktı…
İlklerin Belediye Başkanı olarak yerel ve ulusal medyada en çok konuşulan başkan olan Mehmet SARI, mikrofonla başlayan bu Amasya sevdasına mikrofonun en büyük yayılma aracı olan radyolar içinde bir ilke imza atma yolunda….
Unutmayalım ki, bugünün sosyal medyası, ilk haber ajanslarının sesli haberleri, sanat ve sanatçıların ezgileri ilk olarak sesli bir kutu görünümündeki radyolar aracılığı ile gerçekleşmişti. Bugün zor günler geçiren bu ilk göz ağrımız olan radyolara nasıl destek oluruz, sorusuna yine Mehmet Sarı cevap arayanların başında geliyor.
Kim bilir belki de radyoların susmaması için, yine tarlada, bahçede ürünlerini satış aşamasına getirirken radyo ile stres atan çiftçilerimizin o eski radyo dinleme günlerine kavuşmasına vesile olacak ilk başkan neden Mehmet SARI olmasın…
Bu haber belki de radyoların arkası yarın konularını yeniden işlemesine vesile olacaktır...
Her ne kadar habercilik hoş meslek olsada arasıra yürek burkan, arasıra gözyaşı damlatan haberlerimizde oluyor. Ne mutlu ki o gözyaşlarımıza ve hüzünlerimize mendil olacak, yaraları sarmamıza merhem olacak haberlere konu olan değerlerimizde varlığını bizlere hissettirecektir.
Güncelleme Tarihi: 29 Eylül 2020, 13:52