P A Z A R P O S T A S I : TARIM

Tarım meselesi dünya meselesi üstadım.!

Muhakkak ki üretim en temelden Tarımdan başlar.

Çocukluğumdaki köy ortamında diyelim köyün kapılarını kapattılar,aylarca insanlar dışarı çıkmadan kendi kendilerine yetebilirlerdi.

Buğdayı kırıp aşlık,un,kaynatıp bulgur,hamur yapıp ekmek,çorbalık kesme, ve hatta unu kavurup tatlı.Şeker pancarından tatlı ve şeker.Elma,armut herçeşit meyve .Ve hatta tiryakiler için sarma sigara;)..

Bu devinimi biraz çeşitlendirerek hayatı kimseye muhtaç olmadan ve kendi kendine yeterek yürütmek münkün olabilirdi.

Anadolu'da köy kültüründe tarımla hayvancılık birlikte yürür.Büyük veya küçükbaş hayvan yetiştirenler onun eti ve sütünden yararlanır.Ve hatta kemresiniden(gübre) de seneye sürüp kullanacağı tarlanın verimi için çok eskilerde kağnı çetenleriyle ve sonrasında traktörle tarlara taşınırdı.Bir köyün hayvansal artığı neredeyse tarlasının gübre ihtiyacını da karşılardı.Dolayıyla bu gübre fiyatlarla yapılır mı serzenişine ve bağımlılığına da bir nebze gerek kalmazdı.Ancak o yıllarda köy içinde kendi otlatamayacak olanların kattığı sığır sürüsünün ucu bucağı görünmezdi.

Demem o ki büyükbaş sığır da küçükbaş keçi koyun da en az yedi ay dışarıda merada yaylada gezer ve doyardı.Tüm yıl hazır yiyen bir hayvancılık anlayışı olmazdı,olamaz da zaten.Sadece dörtbeş ay tarla da ekilen ekinden yapılan saman, üstü biraz hazır yem ve yonca ve küspe ile hayvanlar doyurulurdu.

1-İnsan faktörü:-Eğri oturup doğru konuşmalı.Muhakkak ki köyler eskisine göre daha zengin.Yıllar öncesinin verileri ile kıyaslanmayacak kadar ileri bir seviyede.İnternetten artık Fizana bağlanabileceğin ve bilgiyi edinebileceğin günlere erdik.Lüx ışığında aydınlanan günleri bizim nesil bile hatırlıyor.Bir traktörün tüm köylünün tarlarını sırayla sürdüğü dönemler bitmiş neredeyse şoförlüğü olan herkesin evinin önünde orta halli ve ya pahalı bir tarktör mevcut.Yalnız sorun sanki eski trakatörle eski tip kalın mazotla ucuza çalışırken şimdi köydeki traktör de şehirdeki araba da aynı dizel akaryakıtı kullanmakta.Yani keyfi için veya işe giderken arabasına koyduğu dizel ile traktörün ve mahsülü şehre taşıyacak kamyonun kullandığı yakıt aynı.Güya iklim..Milyon insanın yaşadığı bir alan da tabiiki emisyon için bu yapılabilirdi ve fakat zaten köyün traktörün egzosundan çıkan duman zeten köyün etrafındaki ağaçlarca atmosfere karısmadan zaten temizleniyor değil midir?

-Köy nüfusu yaşlanmıstır.Ve köyün şehre oranı %6 lara yaklaştığını görüyoruz. 1980 lerdeki köyden kente göç politikalarının da bir sonucu. Bu politikanın miadı doldu.80 lerde köyden şehre gelip emekli olan ve hala ögretilmiş çaresizlikle şehirlerde yaşayan milyonlarca insan hala büyükşehirlerin derdini çekiyor.Oysa çocukluğu köy de geçip büyükşehirde çalışıp doyup çocuklarını da yerlştirmiş azınsanmıyacak bir sayıda insan var.Bunların köye dönüşü teşvik edilmelidir. Bunlar şehirden daha mutu bir yaşlılık dönemi geçirebilrler..Eğer bu grup köylere(ve özellikle İstanbul'dan taşınmalarının sağlanması halinde en az 1 milyon insan kentten köylere taşınabilir.Bu boş kalan köyleri eski cıvıltılı haline dönüştüreceği gibi şehirlere de ulaşım ve konut vs.konularında nefes aldıracaktır.Buradaki çözülmesi gereken sorun artık en azından bir emekli maaşı cebinde olan insanlara köy hayatının asude ve hatta üretmek için fırsatlar verdiğinin hatırlatılması ve ezberlerinin bozulmasıdır.Aksi halde bu grup temiz havada geçirecekleri,tarlalarda ürtecekleri ,yaylalarda temiz havada pikmik yapacakları,ezan okununca birkaç adımda camiiye gidecekleri,az ama akraba ve konu komşuları ile geçirecekleri hayat hikayelerine bir son yazma imkanını da yitirecekler.

Bu kişiler üretecekelerdir de.

Hiçbirşey üretmeseler bir zamanlar olduğu gibi otobüslerin kargolarıyla şehirdeki çocuklarını çuvallarla besler ki bu da üretimdir.

Aksi halde köyler derin bir sessizlik içindedir.

Öğretilmiş çaresizlik olan büyükşehirler de yaşamak alıskanlığını bu kişiler tek başlarına da çözemezlar.

Bu değişim ićin de kafa yormalı.Siyaset ve hatta sonra bürokrat bu fotoğrafı çekmeli. Diyelim ki büyükşehirden dönmek isteyecek ve birden çok kardeş olduğundan ev yeri olmayan kişilere gerekirse köyün atıl alanların da bahçesi olan bir ev alanı oturma şartlı tahsis edilecek.Ve bu kişiye üretebilmesi için hazine arazisi dahil imkanlar sunacak.Tek şart artık köyde ikamete edeceksin...!!

2-Destekleme ve denetim-Devlet,her konuda olduğu gibi Tarım konusunu da kontrolsüz bırakmamalıdır.Kontrolsü sebest piyasa bir safsatadır. Herzaman için piyasayı forse edebilecek ve spekülatörlere haddini bildirecek depolama vs kapasitesini hazır tutmalıdır.İyiniyetlyi teşvik etmeli kötüniyetliyi de haklamaıdır.!

..

Geçenlerde sohbette aynı mevzuuda dediki muhatabım bizim köylüler doğunun en verimli köyü olmasına rağmen İstanbul'da zenginleştiller köye villa yaptılar ve yazın gidip kalıyorlar tarlalar da boz kalıyor Buyrun.Burada da devlet ortaya çıkacak ve boz veya nadasa kalan araziyi takip edecek

Ve kullanmayana icar vs.şartlı kullanım getirecek.Zira tarla stratejiktir.

Arsana ev yapar veya yapmazsın ancak tarla aslında senin değildir.Tüm toplumundur.Ve köy içinde en verimli şekilde planlanmalıdır. Özellike planlamalarda büyüşehirlere yakın köy kültürü yaşatılmalıdır.Ve teşvik edilmelidir.İstanbulun diyelim yakınında bu strateji ile üretim planlansa ve köylünün karşılığını aldığı ve sermayeyi kediye yüklemediği ve aracının ve hale girenin ateş pahası çıkmadığı bir model getirebilse pazardaki ucuz et,yumurta ve uygun yeşillik sorunu çoktan çözülürdü..

..

Köy de sal denir, yani köyün hangi tarafına buğday arpa ve hangi atarafına pancar,tütün vs yapılacğı dahi palanlanır.Karmaşmaya mahal yok!

Neden?Çünki buğday,arpa hasadı yapılınca bu sefer aylarca o bölge hayvanların gütme,otlatma yeridir.

Rahmetli dedem Tokat civarının göçerlerine ve hayvanlarına üç ay konaklama yeri tahsis edermiş.Neden sırf üç ay sonunda tarlaya atmak üzere kullanılacak hayvan kemresinin (gübresini alabilmek için.Şimdi hu örnek ne kadar size absürt gelse de aslında temelinde sinekten yağ çıkartan bir üretim hikayesi yatar.

Tarım konusunun ve özellikle buğday(ki ata tohumu projesini hatırlatmak gerek),pirinç,şeker ve yağ gibi mahsullerin stratejik ve hayati olduğunu anlamak ve bu yönde gayret etmek için daha ne bekliyoruz.

Tabii ki savaş,akaryakıt gibi bu toprakların dışında faktörler vardır.Ancak şunu unutammak laźım ki bu kadar toprak ve araziye sahop kendi kendine yeten ülke söylemiyle büyümüş halka tarım ürünlerinin,basitinden günlük kullanım maydanoz,soğan vs gibi tarımsal ürünlerin bu kadar pahalı sofraya konmasına kimse razı olmaz.

..

Bu gibi projelerle köye dönüş ve klasik köy üretim dönüşümü canlandırılırken dığer yandan büyük manďıra ve tesislerle sermaye ve şirketlerin de tarım konusuna yatırımları artırılmalı. Bir daha tekrar etmeli ki ďöviz ve akrayakıtla oynanmasını bu millet anlar ancak tarım kaynaklı pahalılık anlşılamaz.Sen de ben de anlamam.Bu ýüzden de işte kafa yoruyorum.Bu işin çözümü bazıları basit baźılarıda devletin tarım politikalarındaki radikal değişıkliklerle gerçekleşebileceği ortada.Bu gibi projeleri ve köye dönüş planımı anlattığında,Ankarada bakanlıktaki bir bürokrat ne diyorsunuz biz hala köyden şehre teşvik modundayız demişti.Bu konuda bir torniston şart.

Meslek hayatım boyunca zaten doğduğum köy AmasyaTaşova Belevi olduğu gibi İstanbulda yakın köyle Şamlar,Durusu ve Tekirdağ Naip köylerinde ve hatta Kocaeli köylerinde tarımsal faaliyetleri hep gözlemledim. Özellike çokça téşvik edilecek olmasına rağmen İstanbula yakın akstaki köyler korunup teşvik edilecekken üzerlerine insanların doymak bilmeyen arsa hırsı ile yok edilmesine de şahit olduk,oluyoruz.Silivriyi geçtik şimdi Edirneye kadar arsa olarak pazarlandığına şahit değilmiyiz.Halbuki bu pazarlanan araziler ayçiçekle,kanolayla,yağ, buğday ile arpa ile ekmek olarak çok yakın yerlerden soframıza ulaşması gerekmez mi?!Geçenlerde Kocaelinde halk pazarında alışveriş yaparken pazardaki çoğu ürünün bu şehirden olmadığını gırdüm.E tabii ki deprem bölgesi olmasına rağmen en münbit tarım arazilerini evle doldururken çoktan bu sonu hazırlamıstı bile insanlar.

Köylerdeki elleri nasır tatmuş,cefakar ve iyi kalpli köylü amcalarla çokca sohbet ettim.Bir kısmı darulbekaya irtihal etti.Rahmet dilerim.Onlara hizmet ederken köy kültürüne vukufiyetim nedeniyle, onları anlamaya,emeklerine saygılı olmaya ve o hayat enerjisine ve üretme hevesine de tanık oldum. Hepsi üretimin ilk halkası olarak bu heyecanı yaşıyorlar.Ancak bu heyacanı paylaşalım ve yerlerinde ürtemelerini sağlayalım.Ve hatta şehirden köylere teşvikle Anadolunun insan eksikliği sıkıntısını çözelim.Ve hatta milyonları varan mülteci kişileri büyükşehirlere teşvik edeceğimize köylere yerleştirip onlara yeni bir hayat fırsatı planlayalım.Ve insanların bir bölgede kümelemesine müsaade etmeyelim.

Ürttiklerini depolama ve tren gibi daha ucuza pazara ulaşmalarını temin edelim.Teşvik ürünlerini artırlalım,teşvik sistemini gözden geçirelim.İhracata akan ama önce içeriyi iyi fiyattan doyuran,tatmin eden bir sistem kuralım.

Peygamberimizin(sav) kıyamet kopacak olsa da ağaç dikilmesi..,buruğu düsturumuz olsa ve anlasak,doğaya saygı duysak ve uygulasak keşke.

Hollanda veya başkaca toprak fakiri ülkelerin hayvancılık ve Tarım konusundaki basarı hikayelerini dinlemeyelim artık.Haberlerde Tarım başarı örenk insan ve projelerini görelim ,yazalım ve dinleyelim.

Bir tarım ve üretme heyecanı dalga dalga yayılsın.

Yediğimiz aşı basite almayalım ve bir hikaye yazalım.

Hepbirlikte.!

Açıkça söylüyorum.Bu çözülemeyecek bir konu değil.Çözülemiyorsa bilgisayarda virüs vardır.Derhal temizlenmeli!

Kafa yoralım kafa..!!

ZiraTarım meselesi memleket ve hatta küçülen dünyada dünya meselesi.

Şu var ki;

İnsan vadi dolusu kağıt para versen oturup yiyemez ancak o vadiye bağlasan otunu yer suyunu içer ve yaşar gider.

Futbol defanstan,üretim Tarımdan başlar...

İftardaki ekmeğiniz ve pidenizin verdiği mutluluk hazzı bir topraktan başladığını unutmayalım..

Aşık Veyselin dediği gibi:

'Karnın yardım kazmayınan belinen,

Yüzün yırttım tırnağınan elinen,

Yine beni karşıladı gülünen,

Benim sâdık yârim kara topraktır...'

Elleri nasırlı ve hak ettiğini almayı bekleyen tüm köy emekçilerimiz başta olmak üzere herkese ,

Slm.ve dua ilen..

Kocaeli,Yuvacık -10/04/2022

YORUM EKLE