Siyasi tercihin püf noktası

Bana siyasi ortamın durumu ve bu ortamdaki siyasi tercihimi soruyorlar.

İnanın bu konuda bende yazmayı çok düşündüm. Hatta yazımı hazırladım lakin her zaman ki gibi konuyu anlamadan okuyacak olanların haksız tepkilerinden doğacak gönül burkulmalarına mahal vermemek için vaz geçtim. Bir araştırmacı yazar olarak bu sorulan soruya da tüm samimiyetimle cevap vermeyi uygun gördüm.

Öncelikle siyasi ortamdan kısaca bahsetmek gerekirse, bugünkü siyasi ortamın eskilerin tabiriyle ‘’bit pazarı’’ na döndüğü aşikar bir şekilde sırıtıyor. Bunu inkar etmek akla pek uygun gelmez. İşte bu bit pazarı ortamında doğru siyaset ve siyasetçiyi bulmak madende altın aramaktan daha zor.

Bu sorunun cevabını verirken 80 öncesi siyasetten fazla bahsetmeye gerek yok. O günlerin siyasetinde sertlikler olsa da ‘’dik bir duruş’’ vardı. Eğilmek, bükülmek ve başka siyasilerin gücünü kendi zayıf siyasetini güçlendirmek için ‘’al gülüm, ver gülüm’’ alışverişleri yoktu. Olsa da her yönüyle bir değişimi kabul edip geçmek vardı. Şimdilerde bakıyorsunuz dün mıknatısın zıt kutbu gibi olanlar aynı siyasi çizgide eleleyi bırakın sarmaş dolaş bir birlikteliğin içine giriyorlar. Dün den sonrası bugüne geliyorsun barut ve ateş misali birbirine zarar verebilecek hale geliyorlar.

Şimdi bu hengamede siyasi tercihime gelecek olursak, bir yanda bataklık diğer yanda çamur deryası. Bu iki şık arasında bir tercih yapılacaksa aklın göstereceği yol çamur deryası olacaktır. Burada ki bataklığı gördük, şayet ki bu bataklıktan çizilen yol ülke yönetimine el koymuş olsaydı varın yarınımızı siz düşünün.

Gelelim çamur deryasına; efendim çamur deryası geçmişte birbirlerine çamur atmış lakin bu çamurlar sadece kendilerini bireysel olarak kirletmiş. Bireysel bir temizlik bu çamurları üzerinizden atabilir ya da azaltabilir. Görüntü ve yaşananlarda bunu ispatlar mahiyettedir.

Gelelim beni karara bağlayan tercih nedenime…

Bir taraf çamurlara bulaşıp, o çamurları temizlemek yerine birbirlerine daha bir çamur atarak çamur yığınlarıyla birleştikleri alanı, bataklık haline dönüştüren oluşum olurken; diğer taraf eskiden atılan çamurları temizleyip, ülke geleceği ve istikrarı için bireysel ve siyasi gerginlikleri kenara bırakan olmaya gayret etmiş.

Siyaset belki kişisel egoları kaldırabilir ama ülke yönetimi ve geleceği asla böyle bir zafiyeti kabul etmez. Ayrılıkta azap birlikte rahmet vardır. Lakin bu birliktelikte de samimiyet ve iyi niyet çok önemlidir. Kaldı ki iyi ve kötü niyetin sorgulanması, uzun yıllar birlikte yürütülen bir birlikteliği mi, yoksa kısa bir zaman diliminde ayrılıp birbirlerine iftira ve karalama kampanyalarına dönüşen bir birlikteliğimi gerekli kılar varın siz hesap edin.

Bana ne kadar sorarsanız sorun, siyasi tercihim her zaman milliyetçi ve ülkücü tavırdan yana olacaktır. Benim için bu tavrın adresi her daim Milliyetçi Hareket Partisidir. Eleştirimi de beğenip beğenmediğimi, doğru bildiklerimi de net ifade edebilecek kadar davama gönülden inanıyorum. Bu sayede yapılan hataları ve kusurlarıda eleştirme hakkına sahip olmuş olurum. Yoksa her kusur ve hatada birileri çıkar ayrı bir ekip kurarsa; ne inandığın davaya, nede sahiplendiğin ülkeye fayda sağlayabilirsin. 

YORUM EKLE