Topluma, Değer ve Yargılara Yabancılaşmak...

Efendim kitapla ilgili çalışmalarımın ve kitabımın ilk baskısının gerçekleşmesi, bu konuyla ilgili çeşitli tanıtım faaliyetlerim nedeniyle yazılarıma biraz uzak kaldım. Bu arada epey birikimlerim oldu. Hem eleştirisel hem de genel durumlar açısından.

Evet nihayet ‘’Kibre Kibrit Yak’’ isimli kendi hayatımdan kesitlerle kaleme aldığım, farkındalık oluşturacak biyografik romanım Uyanış Yayınevi etiketiyle basıldı. Umarım ki insanlığa vermeye çalıştığım mesaj alınır. Kitabımla alakalı tanıtımların nihayetinde, inşallah kolayca temin edilebilecek alanlarda yerini bulacaktır.

Gelelim yazımıza…

Zaman her şeyin ilacıdır demiş olsak bile, zamanla nelerin nelere gebe olduğunun da altını kalın çizgilerle çizmek gerekir diye düşünüyorum.

Dünyayı yönetmeye çalışan güçler her zaman bir sonraki hamleyi düşünerek hareket ederler. Önce kullanabilecekleri bir alt sistem hazırlarlar. Bu alt sistemi büyük bir titizlikle ve sabırla ilerleyen yıllarda kullanabilecekleri stratejik noktalara monte ederler. Zamanı gelince de bu stratejik noktalara yerleştirmiş olduğu prototipleri ortaya çıkarırlar ve kullanıma hazır hale getirirler. Bu bazı alanlarda bir makine, bazı alanlarda bir insan bazı alanlarda ise o yerleşim alanında ki yönetimsel sistemlerdir.

Tıpkı geçmişin Afganistan, Irak ve zamanımıza doğru Libya, Ukrayna, Suriye ve şimdilerin Gazze’de yaşananlar misali…

Peki nedir bu durumların hedefindeki asıl amaç(lar) ?

İşte bu nokta da mantıklı düşünenlerin canını sıkacak çok değişik görüş ve yalan yanlış ortaya atılan düşünce ve yazılar göze çarpıyor. Kaldı ki bu yazıların ve yazanların menşei kendi yaşadığı topraklara rağmen kaleme alınan görüşlerdir. Bu görüşlerde okurlara kabul ettiremedikleri sistemsel ve yönetimsel görüşleri kişilerle özdeşleştirmeye çalışarak kabul gördürmeye çalışmaları, o bahsedilen prototiplerin yerli işbirlikçileri olarak göze çarpmaktadır. Aslında sisteme yabancı gördükleri toplum değil bizatihi zat-ı alileridirler.

Son dönemlerde özellikle ülkemizde eğitim sistemini, kültürünü, tarih ve bilimini beğenmeyip tabiri caizse ‘’geçmişi ve özüyle alay edercesine konuşma modası’’ akademik kariyer parolasıyla halkımıza süslü mekan ve dekorlarla sunulmaya çalışılıyor. Bu prototip akıntısına kapılan yazar, çizer ve bilim adamı  payesiyle çeşitli kanallara ve sosyal medya platformlarına çıkarılan entelektüel ‘’ADAM’’lar millete akıl satma ve pazarlama peşindeler. Halbuki halk bunlardan kendi alanında ‘’bilgi’’ ve ‘’açıklama’’ bekliyor. Lakin bu kişiler bir gün siyaset, diğer gün ekonomi bir diğer gün ise inançlar konusunda ahkam kesmeye gayret gösteriyorlar. Hatta ve hatta ülke güvenliği konusunda güvenlik kuvvetlerinin dahi işlerine karışıp aradan çomak sokmaya dahi cüret edebiliyorlar.

Peki kim bunlar? diyeceksiniz !

İşte yazımın başlarında bahsettiğim o stratejik alanlara yerleştirilmiş içimizdeki programlanmış prototiplerdir. Zamanı geldikçe konuşuyorlar ve faaliyete geçiyorlar dedim ya… O nedenle o zaman geldiğinde kendi alanında olmasa da o anki gündemle alakalı konuşma yetkisine sahip görevli prototiplerdir.

Şimdi iyi düşünüp akledin bakalım, sisteme yabancı olan biz (mi) yiz !

YORUM EKLE